3 Haziran 2007 Pazar

Bilderberg'te konuşulanlar

Hepinizin Bilderberg toplantılarında neler konuşulduğunu merak ettiğinizi biliyorum elbette. Biliyorum, çünkü yola çıkarken ben de en çok neler görüp neler dinleyeceğimi merak ediyordum.

Gözlemimi hemen kaydedeyim: Bilderberg toplantılarında konular içten ve etkin ifadelerle ele alınıyor, enine boyuna irdeleniyor, karşıt görüşlerle de sınanıyor. Katılımcılar bütün sorulara açıklar, ancak önceden belirlenmiş genel çerçeve içine girmeyen yan konulara yüz vermiyor, o tür soruları cevapsız bırakıyorlar.

Dünya liderlerinin söz alacağı bir toplantı düzenleseniz orada hangi 'global' konuların konuşulmasını istersiniz: Irak... İran... İsrail-Filistin ihtilâfı... Afganistan... AB... NATO... Petrol fiyatları... Bu yılın Bilderberg toplantısında bu genel başlıklar altına giren konular enine boyuna tartışıldı. Geçen yılın dosyasına bakıyorum da aynı konuların neredeyse aynı kişiler tarafından işlendiğini görüyorum. Fikri tâkip duygusu hayli yüksek bir örgüt Bilderberg...

KİŞİLER VE TARTIŞMA KONULARI

Philip Zelikow ABD Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice'ın etkisi her halinden belli olan danışmanı. Robert Zoellick ise, dinlediğinizde, "Bir bürokrata bu kadar farklı alanda sorumluluk yüklenir mi?" duygusuna kapılacağınız kadar her olayın içerisinde bir başka Amerikalı bürokrat; Dışişleri Bakanlığı müsteşar yardımcısı koltuğunda oturuyor. Franco Bernabe ise Rothschild-Europe kuruluşunun başkan yardımcısı; Çin petrol şirketinin yönetiminde bulunan tek Avrupalı. Carl Bildt İsveç'in eski başbakanı. Thierry de Montbrial Fransa Uluslararası Araştırmalar Kurumu Başkanı. Neelie Kroes Avrupa Komisyonu üyesi. Tabii bir de Henry Kissinger.

O kadar katılımcı arasından kulağımı en çok bu isimler konuşurken kabarttım. Onlar da her vesileyle söz alıp görüşlerini çekinmeksizin diğer katılımcılarla paylaştılar.

Toplantılar tek bir konuya ayrılmış oturumlar halinde yapılıyor. Herkes sahnenin karşısında soyadı sırasına göre yerleştiriliyor. Toplantı sonunda resmen açıkladıkları katılımcılar listesi elinizde, oturma düzeni şeması da önünüzde, konuşanın kim ve nerede görevli olduğunu hemen öğrenebiliyorsunuz.

Diğer yıllardan süregelen gündem maddelerine bu yıl iki ülke özel başlıklarıyla eklenmişti: Çin ve İtalya. Dünyanın en kalabalık ülkesi dünya standartlarını zorlayan bir ekonomik gelişme içerisinde. Petrol fiyatları artışında dünyanın kan ve baruta bulanmışlığının da payı var, fakat özellikle Çin'in devleşen enerji ihtiyacı petrolü değerlendiren önemli bir unsur. Yine de, biri, "Herkes Çin'i, Hindistan'ı suçluyor, ama" dedi, "Artan enerji talebinin üçte ikisi gelişmiş ülkelerden..." Bir de Çin'de sistemin içine kapanıklığı rahatsız ediyor. İtalya ise, Berlusconi dönemini kapatıp Prodi'li büyük koalisyona geçtiği için ilgi odağı; siyasî bakımdan izlenmeyi hak eden ülkelerin başında geliyor.

Rusya da grubun ciddi izlediği bir ülke. Enerji kaynaklarını dış politikasında kullanıyor Rusya; Çin bile Sibirya gazıyla Rusya'ya bağımlı. Rusya'nın en çekindiği ülkenin İran olduğu tespiti ilginçti; İran'ın İslâm Dünyası üzerindeki etkisi yüzündenmiş bu etki. Rusya'dan 'Yeni KGB İmparatorluğu' diye söz eden de çıktı. Putin'den duyulan tedirginlik elle tutulur boyutlarda.

Dünya sistemine en büyük tehdit bizim bölgemizden geliyor. En büyük öz-eleştiri, ilişkilerde daha çok 'savunmada kalındığı' yönünde geldi. 'Düşman kimdir?' iyi belirleyip ideolojisine karşı çıkılması gereği üzerinde duruldu. Bizde zaman zaman patlayan 'yaşam tarzı' kavgası vardır ya, bu konu Bilderberg için de önemli...

TARTIŞMA SÜRÜYOR DA SÜRÜYOR...

Oturumlarda konuşulanlar orada kalmıyor, aralarda ve özellikle yemeklerde tartışma sürdürülüyor. Konuşulanları daha dar bir grupla tartışmaya devam ediyorlarsa hiç şaşırmam. Herkesle tartışılan konular birinci dereceden ilgilileri veya uzmanları tarafından ayrıca neden gündeme taşınmasın; uzman ile yetkili, ilgisizleri dışarıda bırakarak konuyu tartışmaya neden devam etmesin?

Modern dünyanın karşı karşıya geldiği en ciddi sorunun iklim değişikliği olduğunun farkında Bilderberg; hemen her başlık altında bir punduna getirilip bu konuya değinildi. Refah arttıkça enerji tüketimi tetikleniyor, o da global ısınmayı etkiliyor. Geri kalmış ülkelerde ağaçsızlaşma tehlikesi var; bu da iklim değişimi üzerinde müthiş etkili. Gerekirse maddi karşılığını ödemeyi düşündürecek kadar ciddi bir sorun olarak görülüyor bu. Yakın zamanda alternatif enerji kaynaklarına dayalı bir hayat beklemiyorlar; yine de etonol, mısır gibi alternatifler yabana atılmıyor. Uzun ömürlü piller üzerinde de çalışılıyormuş. Biri "Şapkadan yeni kuş çıkmayacak, böyle bir şansı yok enerjinin" dedi; dolayısıyla amaç hâlâ 'enerji kaynaklarına kolay ulaşım' olarak ortada duruyor.

Tedirginlik listesinin ilk sıralarında nükleer ve kitle imha silâhları konusu yer alıyor. En çok endişe edilen konu terörün yaygınlaşması ise, ondan daha da korkulan çok can alıcı silâhların terör örgütlerinin eline geçmesi... Biri, "İstesek de istemesek de kitle imha silâhına sahip olacak ülkeler çıkacaktır; bu alanda caydırıcı tedbirlerden çok ikna yolunu denemek lâzım" dedi.

Notlarımda altını iki kez çizdiğim şu sözler ilk dinlediğimde beni güldürmüştü; gelişmekte olan ve reforma ihtiyaç duyulan ülkelerle ilgili söz bakalım sizde ne etki yapacak: "Reformun gerekliliğini herkes görüyor, orada bir sorun yok; sorun, reform yaptıktan sonra yeniden seçilebilmekte..."

Tartışırken, özellikle Bilderberg'te ön planda görünen isimler, bir vesile bulup "Bu konularla ilgileniyoruz diye bizim dünyaya hükmettiğimizi söyleyenler çıkıyor" diyebiliyorlar. Kendileriyle alay güdüsü fazla yüksek bir grup bu; böyle bir cümlede derhal kahkahalar salonu dolduruyor.

Bilderberg'in gündemindeki konuların toplantılar sonrasında yepyeni bir biçim alabildiği dönemler oldu. Tıpkı, bu toplantılara katıldıktan sonra bahtları açılıp alanlarında yükselen politikacı ve bürokratlar gibi bir durum. Bilderberg toplantılarını düzenleyenler yükseleceği zaten belli kişileri mi dâvet ediyorlar, yoksa o kişilerin önlerinin açılmasında Bilderberg'e katılmalarının mı rolü var? Tartışma konuları da öyle: Sonradan farklı biçim alabilen konuları öngörüp başlıkları öyle mi tespit ediyorlar, yoksa Bilderberg'teki tartışmalar olaylara yön mü değiştiriyor? En ciddiye alınması gereken soru bu.

Hiç yorum yok:

kitap özetleri